habergri.com
habergri.com

Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya

0

Sosyal medya üzerinde kendimizi en doğru şekilde ifade edilmenin, düşüncelerimizi ve duygularımızı karşımızdakine aktarabilmenin en etkili aracı dildir. Herhangi bir konuda bilgi aktarımı sağlamak, fikirlerimizi sunmak, haber vermek ya da yaşanan bir olay hakkında hislerimizi paylaşmak… Kısacası iletişim kurabilmenin yolu dilden geçer.

Az önce saydığımız birçok sebep ve daha onlarcası için araç olarak gördüğümüz dili sizce en çok hangi amaçla kullanıyoruz? Kendimizden bahsetmek için.

Geçtiğimiz yıllarda iletişim hakkında yapılan bir çalışmada, bir insanın aslında hayatı boyunca konuşabileceği binlerce konu olmasına rağmen en fazla kendini anlattığını sonucuna ulaşılmış. Uzmanlar ise bu durumun son derece basit bir dayanağı olduğunu söylüyor: Kendinden bahsetmek insanda daha pozitif duygular oluşturuyor, kısacası bu şekilde kendini daha iyi hissediyor! Bunun için ise en çok tercih edilen mecra sosyal medya oluyor…

Sosyal Medya Kişiler Üzerinde Pozitif Duygular Oluşturuyor!

Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya
Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya

2012 yılında Proceedings of Sciences dergisinde yayımlanan iki aşamadan oluşan bir araştırmada, bu konu mercek altına alınmıştı. Araştırmanın ilk aşamasında, çalışmaya katılan 195 kişiden sırayla hem kendilerinin hem de başkalarının kişilik özellikleri ve fikirlerinden bahsetmeleri istendi. Bu işlem sırasında fMRI (Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme) yöntemi kullanılarak katılımcıların beyin dalgalarının sinirsel aktivitesi gözlendi.

Bu sayede bilim insanları, beyinde iki ayrı konu hakkında konuşurken beyinde meydana gelen sinirsel aktiviteleri kıyaslamayabileceklerdi. Deney sonucunda katılımcıların kendilerinden bahsederken beyinlerinde çok yoğun bir sinirsel etkileşim olduğu fark edilmiş.

Aslında kendimizle ilgili herhangi bir şey anlatırken beynimizin zevk almadan sorumlu bölgenin etkinliğini arttırdığını, harekete geçtiğini biliyoruz. Kendimizden bahsederken aktifleşen bu haz bölgesi aynı zamanda para kazandığımızda veya sevdiğimiz bir yemeği yediğimizde de oldukça güçlü bir tepki veriyor. Bu durum sosyal medya üzerinde kısmen aynı şekilde seyretmektedir.

Beyinde Haz Alma Bölgesi Aktifleşiyor

Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya

Bu haz bölgelerinden biri olan prefrontal korteksin iç tarafı olan medial prefrontal korteksin, insanların kendiyle ilgili paylaşımlarda bulunduğunda ya da düşündüğünde aktifleştiği tespit edildi. Fakat aktif olduğu fark edilen diğer bölgeler, öncesinde insanın kendi ile ilgili düşünceleriyle hiç bağdaştırılmadığı için bu konuda araştırma yapan bilim insanlarını bir hayli şaşırtmıştı.

Bu diğer bölgeler, mezolimbik dopamin döngüsünün birer üyesi olan VTA (ventral tegmental alan) ve NAcc (nükleus akümbens)’dir. Bu iki üyenin vücutta bu kadar önemli olmasının sebebi, kişinin sevdiği bir yemeği yerken ya da zevk aldığı diğer başka eylemleri gerçekleştirirken alınan hazla bağlantılı olmalarıdır.

Fakat çalışma bu şekliyle uzmanların bir sorusuna cevap veremiyordu. Deneye katılanların hissettiği zevk duygusuyla bağlantılı olan görülen sinirsel aktivite, kişinin kendiyle ilgili düşünmesinin mi yoksa kendi hakkında karşısındakine paylaşımlarda bulunmasının mı sonucuydu?

Bu sorusunun yanıtını netleştirebilmek adına deneyin ikinci aşamasını uygulamışlar. Yine aynı grup insandan bu defa laboratuvara gelirken yanlarında bir arkadaşlarıyla beraber gelmeleri istendi. Katılımcılar fMRI cihazına bağlı bir şekilde araştırmacıların sorularını cevaplarken arkadaşları ise bu sırada yan odada misafir edildi.

Araştırmanın ilk aşamasında yaptıkları gibi katılımcılara kendileri ya da bir başkası hakkında duyguları ve düşünceleri ile ilgili sorular yöneltildi. Katılımcılara sorulacak her sorudan önce, sorulara verecekleri yanıtlardan diğer odada bekleyen arkadaşlarının haberi olup olmayacağı konusunda bilgilendirme yapıldı.

Böylelikle konuştuklarından bir başkasının haberi olacağını öğrendiklerinde veya arkadaşıyla bu konuşulanların paylaşılmayacağını bildiğinde katılımcıların beyinlerdeki sinirsel etkinlik ne düzeyde değişeceğini öğrenmek istiyorlardı.

Tahmin edildiği gibi, sosyal medya ile ilgili deneyin birinci aşamasında yaşananlar doğrulanmış oldu. Katılımcıların kendilerinden bahsederken beyinlerdeki haz ve güdülenme ile ilişkili kısmın aktivitesinin arttığı gözlenmişti. Bu bölgelere örnek olarak az önce açıkladığımız VTA ve NAcc’yi gösterebiliriz. Verdikleri cevaplardan arkadaşlarının haberi olacağını öğrendiklerinde ise bu hazla ilişkili bölgelerdeki sinirsel etkinliğin çok daha yoğun bir şekilde gerçekleştiği tespit edildi.

Buradan kişinin hem kendini anlatmasını hem de kendi hakkında konuşurken bunları bir başkasının duyacağını bilmesi beyinde ilgili bölgeleri tetikliyordu. Ancak kişinin kendi hakkında bir şeyler anlatırken aynı zamanda bunları başka birinin duyacağı bilgisi aynı anda gerçekleştiğinde beynin bu bölgelerinde maksimum hareketlilik gözlemleniyordu.

Yani, belki de bu haz duygusunu yaşayabilmek için başka herhangi bir konuda bu kadar istekli ve heyecanlı değilken kendimizi anlatmaya bu yüzden yöneliyorduk. Üstelik bunu yaparken çevremizde birileri olması da bizi ekstra bir haz duygusu için teşvik ediyordu.

Neden Sanal Dünyadan Vazgeçemiyoruz?

Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya

Peki neden sosyal medya gücünden vazgeçemiyoruz? Öncelikle, bilgisayar yoluyla insanlarla iletişim kurmanın pek çok avantajı bulunuyor. Bunlardan bir tanesi, biriyle yüz yüze bir diyalog kurduğunuzda o insanın zihninden neler geçtiğine dair tahminlerde bulunuruz.

Yüz yüze iletişimin temek unsurlarından birisi olan jestler ve mimikler, karşımızdakinin aklından geçenlerle ilgili bize ipuçları verir. Fakat bu durum aslında bilişsel ve duygusal yönlerden biraz çaba gerektirir ve aslında bilinçli olarak yapmasak da bu bizi yoran bir eylemdir.

Ancak bilgisayar yoluyla iletişim kurduğumuzda bunun için herhangi bir çaba göstermemiz gerekmez, konuştuğumuz kişinin o esnada nasıl bir yüz ifadesine sahip olduğunu, söylediklerini ne niyetle söylediğini ya da zihninden neler geçtiğini tahmin etmemize gerek kalmaz. Böylelikle iletişim kurmak, çok daha zahmetsiz ve kolay bir hale gelir.

Geçtiğimiz yıllarda Science dergisinde yer alan bir çalışmada kullanılan ültimatom isimli oyun ile yukarıdaki çalışma sonucunda ulaşılan tespit, aslında uzun yıllar önce desteklenmişti. Kullanılan bu oyunda iki adet oyuncu bulunuyordu ve oyunculardan bir tanesine biraz para veriliyor, ardından sahip olduğu bu parayı diğer oyuncuyla paylaşması gerektiği söyleniyordu.

Ancak paranın büyük bir çoğunluğunu mu, yoksa çok az bir miktarını mı ya da yarısını mı vereceği tamamen ilk oyuncuya bırakılmıştı. Paylaşım yapıldıktan sonra ikinci oyuncu eğer birinci oyuncudan aldığı paranın miktarını kabul ederse oyuncuların her ikisi de ellerindeki parayı alarak oyunu sonlandırıyorlardı. Fakat eğer ikinci oyuncu ilk oyuncunun vermek istediği para teklifini reddederse oyundan her iki oyuncu da eli boş ayrılıyordu.

Araştırmacılar bu strateji oyununu oynamaları için bir grup insan toplayarak bu oyunu hem bir bilgisayara hem de gerçek bir insana karşı oynatmış. Yapılan bu araştırma sonucunda deneklerin karşılarında bir insan varken bu oyunu oynadıklarında adil olmadığına inandığı için para miktarını yeterli bulmadığı için teklifi reddettiği, bilgisayara karşı oynadıklarında ise daha fazla teklif kabul ettikleri gözlenmiş.

Buradan da gerçek bir insanla muhatap olurken verdiğimiz tepkilerin daha duygusal olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Bu nedenle sanal ortamlarda yaptığımız sohbetler ya da herhangi bir şekilde kurduğumuz iletişimler bizi bu duygusal tepki yoğunluğundan ve yükünden kurtarıyor.

Sosyal Medyada Gerçek Duygularımızı Yansıtmıyoruz

Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya

Son yıllarda hayatımıza hızlı bir şekilde girerek ciddi bir yer edinmiş olan sosyal medya üzerinde hislerimizi ya da o anki ruh halimizi sadece noktalama işaretleri ve emojiler yoluyla karşımızdakilere aktarıyoruz.

Üstelik bunun birlikte, konuşurken bize gözlerini dikerek bakan birileri yokken kendimizi çok daha rahat bir şekilde ifade edebilme imkanımız ve bunun için bolca vaktimiz olabiliyor. Bunun bir diğer cazip görünen yanı ise, o an karşımızdakine nasıl bir imaj çizmek istiyorsak bunu sosyal medya sayesinde son derece kolay bir şekilde yapabiliyoruz.

Bu duruma örnek olacak bir olay geçtiğimiz yıllarda yaşanmıştı. Annesiyle telefonda mesajlaşan ve konuşma esnasında oldukça iyi olduğunu söyleyen ve bunu attığı gülücük emojileri yardımıyla da destekleyen bir genç, annesiyle bu konuşmasından sonra intihar teşebbüsünde bulunmuştu. Sonrasında arkadaşlarıyla sosyal medya üzerinden iletişime geçen aile, aslında o dönem gencin ağır bir depresyon geçirdiğini öğrenmişti.

Sosyal Medya Cephesinde Durum Nasıl?

Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya

Kişinin kendinden bahsetme, kendini anlatma hevesi özellikle konu sosyal medya olduğunda daha net bir şekilde anlaşılabiliyor. Şöyle ki, yüz yüze gerçekleştirilen konuşmalarda insanlar sohbetin yaklaşık %60’ında kendi hakkında konuşuyorken Instagram, Twitter ve Facebook gibi popüler platformlarda bu oran tam tamına %80’ e ulaşıyor.

Herhangi bir insanla iletişim kurabilmek için fiziksel olarak yan yana gelmemize gerek kalmayan şu son yıllarda yazmak, iletişimin dayanaklarından biri olmuş durumda. Sosyal medya ve yazma eylemlerinden bahsettiğimizde hemen hepimizin aklına mesajlar geliyor ve bu mesajları yazmamıza imkan sağlayan uygulamalar, sosyal medya platformları.

İnsanlar yalnızca saniyeler içinde bu uygulamalar sayesinde o an hangi kitabı okuyor olduklarını, kime aşık olduklarını, hangi konsere gittiklerini ya da akşam yemeğinde ne yediklerini dahi istediği insanlarla paylaşabiliyor. Hatta kimi zaman aynı evi paylaşan insanların bile bu platformlar üzerinden iletişime geçtiğine şahit oluyoruz.

Hatta sosyal medya üzerinde kendimizle ilgili o kadar çok şey paylaşıyoruz ki, bu durum kimi zaman tehlikeli bir hal bile alabiliyor. Geçtiğimiz günlerde ABD’de yaşayan bir gencin polis arabasından aktardığı bir bidon benzini sosyal medya hesabında paylaşması üzerine tutuklandığına şahit olmuştuk.

Paylaşımlarına Yanıt Alamayan Kişiler Özsaygı Problemi Yaşıyor

Kendimizi En Çok Beğendiğimiz Yer: Sosyal Medya

Yukarıda anlattığımız, insanın kendisi ile ilgili paylaşımlarda bulunmasının ve bunların farklı birine daha aktarılmasının yaşattığı zevk duygusunun yanında, sosyal medya üzerinde kendi hayatı hakkında yaptığı paylaşımların geri dönüş alıp almaması da kişinin duygu durumunu etkileyen bir diğer unsur.

Bu durumu bir örnekle açıklayacak olursak, 2015 yılında Social Influence dergisinde yayımlanan bir araştırmada bir grup katılımcının bir kısmına 2 gün boyunca herhangi bir sosyal medya platformunda paylaşım yapılmaması istenirken diğerlerinden ise böyle bir talepte bulunulmamış.

Deneye başlamadan önce ve bitirdikten sonra katılımcıların duygularını anlayabilecekleri, özel birtakım testler yapılmış. Testlerden elde edilen sonuçlar bir hayli ilginçmiş. Facebook paylaşımları 48 saat boyunca kısıtlanan gruptakilerin aidiyet ve anlamı olan bir sosyal medya hayatı bulunma gibi insani ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığı fikrinde olduğu görülmüş.

Laboratuvarda yapılan bir diğer araştırmada ise, araştırmacılar katılımcıların sosyal medya ayarlarıyla oynayarak paylaşım yapmalarına izin veriyor ancak farklı insanların bu paylaşımlara herhangi bir geri dönüşte bulunmasını engelliyor.

Hiç kimseden paylaşımlarına yanıt alamayan katılımcıların bir önceki grupta gözlenen duygu durumu değişikliklerinin yanında bir de özsaygılarında azalma yaşadıklarını hissettiklerine dair ipuçlarına rastlanmış.

Uzmanlar, insanların sosyal medyada yaptıkları paylaşımlardan hiçbir geri dönüş, beğeni, yorum almadıklarında kimsenin yaptığı paylaşımı önemsemediği ve ilgilenmediği düşüncesine kapıldığını söylüyor.

İşte bu sebeple sosyal medya paylaşımlarına yanıt verilmesine izin verilen insanlara göre kısıtlanmış olan grubun aidiyet duygusuyla ilgili sıkıntılar yaşadığı görülmüş. Bu durum da kişinin özsaygısının hasar almasına, tatminsizlik ve eksiklik duygularıyla baş etmesine neden oluyor.

Kendimizle ilgili konuşmamızın bize sağlığı haz duygusu dışında “ideal ben” kavramını dış dünyaya kanıtlamak, bilgiyi paylaşmak ve toplumsal bağları kuvvetlendirmek gibi birçok amacı bulunabiliyor.

Fakat öyle görünüyor ki insan için daha önemli olan, bunu herkesin görebileceği, duyabileceği yerlerde yapmak ve hitap ettiği kitlenin buna bir yanıt verip vermemesi oluyor. Yani kişi farkında olmadan sosyal medya üzerinden beğenilme ve onaylama duygularını tatmin etmek için bunu yapıyor!

Sosyal medyanın dev platformu olan İnstagram’da reels videolar izlemek istiyor, ancak nasıl indireceğinizi bilmiyorsanız 5 adımda İnstagram reels video indir yazımıza göz atmayı unutumayın.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.